Bu blog yazımız diğerlerinin aksine farkındalık oluşturmak amacıyla yazılmış, bilinçlendirmeyi bir güne değil bir aya, yıla aktarmak amacı taşıyan bir yazıdır.
Her yıl nisan ayının 2. Günü Otizm farkındalık günü olarak belirlenmiştir. Bu günün amacı Otizm Spektrum Bozukluğu’nun çevre tarafından bilinirliğini artırmaktır. Çevremizde sıklıkla gözlemlediğimiz özel gereksinimli bireylere özellikle de bu grupta yer alan Otizmli bireylere karşı tutumların toplumumuzun bilinç düzeyi ile doğrudan ilişkili olduğu anlaşılmaktadır. Bu tutumlarının en temel sebebi olarak çevrenin ve toplumun tanı hakkında bilgi sahibi olmaması gösterilebilir. Bilinçlilik düzeyini artırmak ve farkındalıklar oluşturmak tutumların değişmesi konusunda etkili olacaktır. Tanıyı bilmek konusunda öncelikle bilinmesi gereken Otizm tanısının ne olduğudur. Otizm kısaca bir kişinin başkalarıyla nasıl iletişim kurduğunu, öğrendiğini, düşündüğünü, davrandığını ve etkileşim kurmasını etkileyen nörogelişimsel bir durumdur. Tedavisi ise yoğun ve bireysel eğitimler, ilgi ve koşulsuz sevgidir. Toplumda Otizmin bilinmemesi, tanılı bireylerin düşünce ve davranış tarzının anlaşılmamasına ve yargılamalara sebep olmaktadır.
Peki, Otizm Spektrum Bozukluğu sosyal e toplumsal ortamlarda nasıl fark edilir?
Bu tanıya sahip bireyler, kalabalık ortamlardan hoşlanmazlar, yoğun ışık, ses gibi aşırı uyarıcı olan ve havasız olan ortamlardan huzursuz olurlar, temastan, kucağa alınmaktan, dokunularak sevilmekten hoşlanmazlar, tehlikeleri ve can acısını fark etmeyebilirler, ihtiyaçlarını belirtmekte zorlanabilirler, kaygılıdırlar, kendince sebep gördüğü konularda stres yaşayabilirler, başkalarıyla ilişki kuramayabilirler ya da kurmakta zorluk çekebilirler. Tüm bu hassasiyetin yanı sıra olaylara yüksek tepkiler verebilir, sakinleşmekte zorlanabilirler. Ancak her zorluğun ötesinde onların bir çocuk, sevilmek isteyen bir çocuk olduğu unutulmamalıdır. Sizler de lütfen bu konuda çevrenizi bilinçlendirin. Otizmli bir çocuk gördüğünüzde çocukları ve aileleri yargılamaktan, yadırgayıp eleştirmekten kaçının! Çünkü bu yıkıcı tutumlar aileyi ve çocuğu üzmek dışında işe yaramamaktadır. Toplumdaki bilincin her alanda artması dileğimle..
Uzm. Kl. Psk. Nilay E. DİRİSAĞLIK UZUN