Jestler, genel olarak elleri, parmakları, kolları, yüz ifadelerini ve vücut pozisyonlarını kullanarak iletişim amacıyla üretilen eylemler olarak tanımlanmaktadır. Çocuklarda gösterici (deictic) jestler ve temsili (representional) jestler olmak üzere iki tür jest davranışı görülmektedir (Iverson ve Thal, 1998). Gösterici jestler, bağlamda olan dışsal bir uyaranın işaret edilmesi veya gösterilmesi amacıyla yapılan davranışlardır (Gullberg, Bot ve Volterra, 2010). Gelişimin erken dönemlerinde gösterici jestler göstermek, işaret etmek, uzanmak ve vermek gibi davranışları içerir (Iverson ve Thal, 1998). Bates, Camaioni ve Volterra (1975), gösterici jestlerin davranışın biçimine göre yakınsal (contact) ve uzaklık (distal) jestleri olmak üzere ikiye ayrıldığını belirtmişlerdir. Yakınsal jestler, nesne ya da etkileşimde bulunulan birey ile dokunsal teması gerektirirken (örn., oyuncak verme, yetişkinin elini itme), uzaklık jestleri, işaret etme gibi nesneye ya da bireye dokunmadan nesne ya da etkinliği refere etmeyi içeren jestlerden oluşur (Crais, 2007). İletişim amaçlarına göre ele alındığında gösterici jestler, istek (poto-imperative) ve yorumlama (proto-declarative) jestleri olarak ikiye ayrılırlar (Bates ve diğ., 1975). İstek jestleri çocukların istedikleri nesne veya etkinliği elde etmek için, yorumlama jestleri ise nesneye ilişkin dikkatin paylaşımı ve yetişkinin dikkatini herhangi bir dışsal uyarana çekmek için kullanılan jestlerdir (Iverson ve Thal, 1998). Temsili jestler, belirli bir bağlamı sembolik olarak temsil eden jestlerdir (Crais, 2007) ve kullanımlarına göre nesne ile ilişkili jestler (bardaktan içiyormuş gibi yapma vb.) ve uzlaşıma dayalı jestler (el sallama vb.) olarak ikiye ayrılabilir. Jestler biçimlerine göre veya iletişim işlevlerine göre kategorilere ayrılsalar da tüm jestler iletişim amacı ile üretilen davranışlardır (Iverson ve Thal, 1998). Normal gelişim gösteren çocuklarda gösterici jestler amaçlı iletişimin başlaması ile ortalama 8. ayda gelişmeye başlar. Temsili jestler ise birden fazla gösterici jestin kazanılmasının ardından ortaya çıkmaya başlar (Crais, Douglas ve Campell, 2004) ve nesne ile ilişkili olan temsili jestler genellikle ilk sözcüklerin çıkması ile eş zamanlı olarak ortaya çıkar (Acredolo ve Goodwyn, 1988). Normal gelişim gösteren çocuklarda jestler amaçlı iletişimin en tutarlı erken işaretlerinden biridir ve erken sosyal iletişim gelişiminin gözlenebilmesi için bir pencere oluşturur (Crais ve diğ., 2004). Jestler hem erken dönemde çocukların iletişim motivasyonunu hem de iletişim yeterliliğini göstermesi açısından da önemlidir (Sigman ve Ruskin, 1999).
OSB olan çocuklar ile normal gelişen çocuklar arasında, iletişim amaçlı jestlerin kullanımında dikkat çekici derecede farklılıklar bulunmaktadır (Camaioni, Perrucchini, Muratori, Parrini ve Cesari, 2003). Alanyazında yapılan çalışmalarda OSB olan çocukların jestlerin kazanımında güçlükler yaşadıkları, jest kullanımlarının geliştiği durumlarda bile, kullanılan jest repertuarının çoğunlukla gösterici jestlerden oluştuğu, gösterici jest kullanımlarında ise istediği nesneye uzanma gibi istek (imperatives) jestlerinin kullanıldığı, ilgisini çeken bir nesneye bakma, sonra yetişkine gösterme gibi yorumlama (declaratives) jestlerinin kullanımında sınırlılıklar olduğu bulunmuştur (Camaioni ve diğ., 2003; Stone, Ousley, Yoder, Hogan ve Hepburn, 1997, Töret ve Acarlar, 2011).
OSB olan çocukların, normal gelişim gösteren çocukların yanı sıra diğer gelişim yetersizlikleri olan çocuklarla karşılaştırıldığında da jestlerin kullanımında güçlükler yaşadıkları görülmektedir. Stone, Ousley, Yoder ve diğerleri (1997), 27-38 aylık OSB olan çocukların, kronolojik yaş, zeka yaşı ve ifade edici sözcük dağarcığına göre eşleştirilmiş gelişimsel geriliği ya da dil bozukluğu olan çocuklardan oluşan kontrol grubuna göre daha az sıklıkta iletişimsel jest davranışları gösterdiklerini, iletişim davranışlarının ise daha çok nesne ya da etkinlik isteme davranışlarından oluştuğunu bulmuşlardır. Araştırmada OSB olan çocukların, gelişim geriliği/dil bozukluğu olan kontrol grubuna göre daha fazla istek jesti kullandıkları ve daha az yorumlama jesti kullandıkları bulunmuştur. OSB olan çocukların kullandıkları sözel olmayan iletişim biçimleri incelendiğinde, OSB olan çocukların nesneye işaret etme, nesneyi gösterme ya da iletişim amaçlı göz kontağı kurmak gibi karmaşık düzey amaçlı iletişim davranışlarından daha çok yetişkinin elini tutarak manipüle etmek yoluyla iletişim kurdukları görülmüştür. OSB olan çocuklar, gösterici jestlerin yanı sıra temsili jestlerde de sınırlılıklar göstermektedirler (Wetherby, 2006). Jest kullanımı gelişen otizmli çocuklar, çoğunlukla yetişkininin elini manipüle ederek nesneye götürmek gibi dokunma jestlerini tercih etmekte ve el sallama, başı ile onaylama ya da reddetme hareketi yapma gibi taklit ile öğrenilen sosyal rutin jestlerini kazanmada sorunlar yaşamaktadırlar (Sowden, Perkins ve Clegg, 2011).
İletişim amaçlı jest kullanımları açısından OSB olan, normal gelişen ve gelişim geriliği olan çocukları karşılaştıran bu araştırmalar genel olarak incelendiğinde jest kullanımlarındaki sınırlılıkların, OSB olan çocukları hem normal gelişim gösteren hem de gelişim geriliği olan çocuklardan ayırt edici bir özellik olduğu söylenebilir. OSB olan çocukların jestlerde yaşadıkları sınırlılıklar çok erken yaşlarda ortaya çıkmaktadır (Wetherby, Watt, Morgan ve Shumway, 2007). Shumway ve Wetherby’ın (2009) çalışmasına göre, OSB olan çocuklarda tanı almadan önce, 18-24. aylar arasında, normal gelişen ve gelişim geriliği olan çocuklardan daha düşük sıklıkta iletişimsel jestlere yönelik davranışlar görülmektedir. Araştırmacılar, jest kullanımlarındaki eksikliklerin ilk iki yıl içinde ortaya çıktığını ve 18-24 ay arası ortaya çıkan düşük jest kullanım sıklığının aynı zamanda OSB’nin temel bozukluklarından biri olduğunu öne sürmektedir. Bu bulguyu destekleyen Zwaigenbaum ve diğerleri (2005) yaptıkları araştırmada, OSB tanısı alan çocukların 12. ayda OSB risk grubu olan çocuklardan daha düşük oranda göz kontağı kurmaları ve daha az oranda jest kullanmaları ile ayrıldığını bulmuşlardır. Jestlerde yaşanan güçlüklerin gelişimin erken dönemlerinden itibaren başladığını gösteren başka bir araştırma da Colgan, ve diğerleri (2006) tarafından gerçekleştirilmiştir. Colgan ve diğerleri, yaptıkları çalışmada, geriye dönük video kayıt analizi ile 9-12 aylar arası normal gelişen ve OSB tanısı olan çocukların iletişim amaçlı jest davranışlarını incelemişlerdir. Araştırmanın sonucunda OSB olan çocukların normal gelişen çocuklardan daha az çeşitlilikte jest davranışları gösterdikleri, kullanılan jest sayısı ve çocuğun başlattığı jestlerin oranının ise normal gelişen çocuklarla OSB olan çocukları ayırt etmediği bulunmuştur. OSB olan çocuklarda 18-24 aylar arasında ilgi odağını paylaşmak amacı ile (yorumlama amaçlı) gösterici jestlerin kullanımı, erken dönem göz kontağı kurma davranışları ve jestlerde yaşanan sınırlılıklar nedeniyle özellikle önem kazanmaktadır. Erken dönemde OSB olan çocukların, başkasının bakışını takip etme ve başkasının ilgi odağına odaklanma gibi bakma ile ilgili sorunlar yaşaması durumunda, ilgi odağını paylaşmak amaçlı gösterici jestlerin kullanımı da olumsuz yönde etkilenebilmektedir (Shumway ve Wetherby, 2009).
Sonuç olarak, araştırmalar, normal gelişim gösteren ve gelişim geriliği olan çocuklarla karşılaştırıldıklarında OSB olan çocukların, jest kullanımlarında anlamlı olarak düşük performans gösterdiklerini ve yorumlama amaçlı gösterici jestlerin kullanımında ve temsili jestlerde daha fazla sınırlılık yaşadıklarını göstermektedir. OSB olan çocukların jest kullanımında yaşadıkları sınırlılıklar gelişimin erken dönemlerden itibaren başlamakta ve özellikle jestlerin kazanımında gecikmelerle kendini göstermektedir. Jestlerin kazanıldığı durumlarda ise OSB olan çocukların jest repertuarı çoğunlukla isteme amaçlı ve dokunsal jestlerden oluşmakta, yorumlama amaçlı jestlerinde ve temsili jestlerde güçlükler yaşanmaktadır. OSB olan çocuklarda jestlerde yaşanan sınırlılıkların, jestlerin amaçlı iletişimin en erken göstergelerinden biri olması (Crais ve diğ., 2004) ve jest gelişiminin dil gelişimi ile ilişkili olması nedeni ile (Bates ve diğ., 1975; Iverson ve Goldin-Meadow, 2005), dil ve iletişim becerilerinde önemli bir yeri olduğu düşünülmektedir.
Kaynak: Ökcün-Akçamuş, M.Ç. (2016). Otizm Spektrum Bozukluğu Olan Çocukların Sosyal İletişim Becerileri ve Dil Gelişim Özellikleri. Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Özel Eğitim Dergisi, 17(2), 163-190. DOI: 10.21565/ozelegitimdergisi.246293